Bursa Gastronomi Festivalinin bu sene üçüncüsü düzenlendi

Merinos Parkta merkezi ve yeşillikler içerisinde düzenlenen festivalin geçen yıllara göre katılımcı sayısı oldukça yüksekti

GASTRO TURKEY

3. BURSA GASTRONOMİ FESTİVALİ DAMAĞIMIZDA VE ZİHNİMİZDE GÜZEL İZLER BIRAKTI

Merinos Parkta yeme içme yerleri firmalar restoranlar grup grup dağıtılmış buda misafirlerin rahatça dolaşmasını, bilgi almasını, fotoğraf çekmesini ve yiyip içmesini kolaylaştırmış. Kamu kurum ve Belediyeler bir tarafta, Kadın Kooperatifleri ve Dernekleri bir tarafta, yabancı ülke temsilcileri bir alanda yeme içme ve firmalar ayrı ayrı alanlarda konumlandırılmış. Misafirler ve standlar için seyyar lavabolar yapılmış ürün ve el yıkmak için büyük kolaylık olmuş.

Bu sene damağımdaki Bursa teması iyi işlenmiş ve geçen yıllarda festivale katılan cağ kebapçı, normal dönerci ve baklavacılar bu sene alınmamış sadece Bursa’ya ait ürünlere yer verilmeye özen gösterilmiş.

Ana sahnenin dışında standların olduğu kısımda ikinci bir sahne de kurularak çocuklar ve katılımcılar için söyleşi, müzik, konser, gösterilerle festivale katılan ailelerin keyifli vakit geçirmeleri sağlanmış.

Bu sene yurtdışından da katılımlar gerçekleştirilmiş. Dikkatimi çeken Azerbaycan, Çin ve Ukrayna oldu. Bunların sayısının artırılması gerektiğini düşünüyorum.

Kadın kooperatifleri konusunda Bursa çok başarılı alanda bir bölüm sadece Kadın Kooperatifleri ve derneklerine ayrılmış ev hanımı ve köy kadınları ürettikleri el işi, yiyecek, içecek vb ürünleri sergileyip satıyorlar. Böylece üretime katılmaları sağlanmış oluyor, hem artizan gıdalara sahip çıkılıyor, hem de yöresel geleneksel ürünlerin yaşatılması sağlanmış oluyor. Presidium, İtalya’da ortaya çıkan Slow Food Biyokçeşitlilik Vakfı tarafından küçük üreticileri ve kaliteli doğa dostu üretimleri korumak için geliştirilmiş bir ürün tescil modeli. Bu modelle dünya üzerinde tek bir bölgeye özgü olan ve orada yok olmak üzere olan gıda ürünlerinin korunması hedefleniyor. Bu kadın kooperatifleri ve Kadın dernekleri bir nevi İtalya’daki Presidia,nın ülkemizde temsilcileri gibi çalışıyorlar desteklemek ve sayılarını artırmak çok önemli diye düşünüyorum.

Ana sahnede birbirinde değerli konuklarla söyleşi, work shop, yarışmalar ve değişik etkinliklerle misafirlere keyifli vakitler geçirmeleri sağlanmış. Bursa Gastroder başkanı Ramazan Başan moderatörlüğünde Cumartesi akşamı saat 20.00 de Web Medya Grup Başkanı Bora Özgen  Beyle birlikte gastroturkey yazarı olarak bende konuk oldum, Bursa gastronomi tarihi, turizmi ve slow food, presidia gibi konular üzerine güzel bir söyleşi gerçekleştirdik.

Misi köyü 2000 yıllık tarihi olan tarihi rengarenk ahşap evleri, fotoğraf müzesi, edebiyat müzesi ve çocuk kütüphanesi olan mistik bir köy. Köyün tam ortasından dere geçiyor, etrafında çınar ağaçları var, derenin iki tarafında yeme içme mekanları var yazları gece saat 02.00 ye kadar hizmet veriyorlar. Derenin içerisinde Masa ve sandalyeler var ayağınızı suya sokup ferahlayabilir ve burada çayınızı kahvenizi yudumlayarak saatlerce keyifli vakit geçirebilirsiniz. Burada kahvaltıda en önemli yiyecek pişi veya lokma dedikleri hamur kızartması, özel zeytinleri ve ev yapımı reçelleri ilgi çekiyor.

Uludağa doğru çıkarken sol tarafta 620 yıllık İnkaya tarihi çınar sizleri bekliyor. Çınarın Osmanlı’nın fetret devrinde dikildiği tahmin ediliyor ağaç alan ve yüzölçümü olarak ülkemizin en büyüğü imiş 37 metre yüksekliği ve 10 metre çapı var. Dalları o kadar-r büyük ve yayvan ki altlarına demirlerle destek koyulmuş yoksa tartamıyor. Burada sular var masların arasından akıyor su sesi kuş sesi eşliğinde yapılacak en büyük aktifite bu doğal klima olan çınarın altında meyve tabağı, meyve tabağı tatlısı buraya özel üzerine bal ceviz ve kaymak eklenerek sunuluyor harika bir lezzet, çay, kahve ve tadına doyum olmaz zamanlar çok fazla kalırsanız üşüyebilirsiniz.

Osmangazi ilçesi Yiğit Ali köyünde 1933 yılında Atatürk’ün talimatıyla açtırılan ilkokul merkezi ve taşımalı eğitim sonrası atıl kalmış ve restore edilerek Uludağ Yiğit Ali Kadınları Tarımsal Kalkınma Kooperatifi olarak köylü kadınlarının hizmetine açılmış. Dernekte çalışan kadınların çoğunluğu bu okuldan mezun olmuş. Burada kahvaltıda yöresel yiyeceklerden yedik, özellikle ahududu çok lezzetliydi ve kahvaltı sonrası baklava ikramı değişik ve güzeldi. Ülkemizde birçok köy okulu şuan atıl veya bakımsız, bunların da devlet veya gönüllü özel sektör tarafından restore ettirilerek köy evi, sosyal tesis, dernek, kooperatif olarak değerlendirilmeleri her yönüyle çok faydalı olur diye düşünüyorum.

Bursa’nın en meşhur lezzetlerinden biride kestane şekeri kestane şekerinin yapımını yerinde görmek için Kardelen kestane şekeri fabrikasına gittik. Fabrikanın bahçesi çok güzel ilk girişte kestane ağacı sizi karşılıyor, değişik bitkiler, ağaçlar, ve nostaljik eşyalar var birde küçük müze yapmışlar çok otantik geldi bana. Burada kestaneli pilav, Kestane şekeri, ayran ve çay ikramında bulundular. Fabrikaya girmeden önce bone, dış kıyafeti giymek ve yapışkan halıya basmak mecburi hijyene çok dikkat ediliyor fabrikada son model cihazlarla işinin ehli personellerle üretim yapılıyor, dünyanın 22 ülkesine buradan kestane şekeri ve diğer ürünler sevk ediliyor. Kestane şekeri ve kestaneli çikolata en favori ürünler, Firmanın reklam yüzü kirpiş dedikleri pelüş oyuncağı da çok tatlı olmuş, kirpişin farklı ebatlarda oyuncağı yapılmış ve çocukların çok ilgisini çeker hale gelmiş. 

Festival alanında Aliş Kardeşlerden bol bol cantık kebabı, Ömür bozadan boza, Kardelen Kestane şekerinden kestane şekeri, kadın kooperatiflerinden yöresel ürünler, Bursasu dan su içme imkanı buluyorsunuz…

Seneye yine güzel bir etkinlikte görüşmek üzere…   

Uyarı! Bu sitede yer alan tüm içerikler, "5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu" uyarınca tescil ve koruma altındadır. Kısmen dahi olsa; basılı şekilde ya da internet üzerinde, izinsiz çoğaltılıp kopyalanamaz, alıntı yapılıp kullanılamaz. Ancak habere aktif link verilerek kullanılabilir. Aksi taktirde ADA Hukuk Burosu yetkilidir.